Algoritma Etkileri: Sosyal Medyada Gerçekten Özgür müyüz? [2025 Araştırması]

Dünya nüfusunun %64,4’ünü oluşturan 5,16 milyar insan bugün algoritma etkileri altında dijital dünyada geziniyor. Bu rakam, 2022 yılına göre %1,9’luk bir artış gösterirken, sosyal medya kullanıcı sayısı da 4,76 milyara ulaşmış durumda. Peki, bu kadar yoğun kullanılan platformlarda gerçekten özgür müyüz?

Aslında algoritma nedir ve ne demek sorusunun cevabı, dijital dünyamızın görünmez yöneticilerini anlamakta yatıyor. Türkiye’de internet kullanım oranı %83,4 seviyesine ulaşırken, çoğumuz farkında olmadan dijital dünyanın “tatlı zehri” olan manipülasyona maruz kalıyoruz. Sosyal medya platformları beğeni ve takipçi sayısına olan ilgimizi artırırken, algoritmaları öğrenmek hiç olmadığı kadar önemli hale geldi.

Bu makalede, sosyal medyadaki algoritmaların nasıl çalıştığını, bilgi manipülasyonundaki rolünü ve psikolojik etkilerini inceleyerek, dijital dünyada daha bilinçli kullanıcılar olmak için neler yapabileceğimizi ele alacağız.

Algoritmaların Sosyal Medyadaki Rolü

Teknolojik dünyada sıkça duyduğumuz “algoritma” kavramı, sosyal medya platformlarının temel yapı taşını oluşturuyor. Bu görünmez sistem, kullanıcıların çevrimiçi dünyada neyi görüp görmeyeceğini belirleyen matematiksel kurallar dizisi olarak hayatımızın her alanına sızıyor.

Algoritma nedir ve nasıl çalışır?

Algoritma, belli bir problemi çözmek veya belirli bir amaca ulaşmak için tasarlanan, açıkça belirlenmiş başlangıç ve bitiş noktaları olan sonlu işlemler kümesidir. Öncelikle, her algoritma bir başlangıç durumundan başlar ve önceden tanımlanmış adımları izleyerek belirli bir sonuca ulaşır. Bir problem çözülürken algoritmik ve sezgisel olmak üzere iki yaklaşım vardır; algoritmik yaklaşımda, çözüm için olası yöntemlerden en uygun olanı seçilir ve yapılması gerekenler adım adım ortaya konulur.

Algoritmalar, üç temel aşamadan geçerek çalışır: girdi, hesaplama ve çıktı. Girdi, algoritmanın başlaması için gerekli veriyi sağlar. Hesaplama aşamasında, algoritma verileri işler ve kontrol parametrelerine göre karar verir. Son olarak, çıktı aşamasında işlem sonuçlandırılır ve istenen sonuç elde edilir.

Algoritmaların yazılım dünyasındaki önemi ise tartışılmazdır. Bilgisayar programları, kullanıcının isteklerine yanıt verebilmesi ve çeşitli görevleri yerine getirebilmesi için belirli bir mantıksal akışı takip etmek zorundadır. Bu mantıksal akışı tanımlayan yapı ise algoritmadır.

Sosyal medya platformlarında algoritmaların işlevi

Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların gördüğü içerikleri etkileyen ve platformların özgün kullanıcı deneyimini geliştirmek için kullandıkları karmaşık formüllerdir. Dolayısıyla, bu algoritmalar makine öğreniminden yararlanarak kullanıcı hareketlerini takip eder ve kişinin en çok alaka kurduğu, zaman harcadığı ya da etkileşimde bulunduğu materyalleri belirleyerek benzer içerikleri sunar.

Bu sistemler, kullanıcıların davranışlarını model alarak çalışır. Beğeniler, yorumlar, paylaşımlar, ziyaret edilen siteler ve içeriklerde geçirilen zaman gibi faktörler analiz edilerek, kişiselleştirilmiş bir kullanıcı deneyimi yaratılır. Bununla birlikte, sosyal medya platformlarında yer alan içerikler, kullanıcıların ilgi alanlarına göre filtrelenir ve sıralanır. Örneğin, Facebook algoritması “anlamlı müşteri katılımı”nı temel alırken, Instagram “alakalı içerik ve bağlantı” üzerine odaklanır.

Sosyal medya algoritmaları aynı zamanda reklamcılık sektörü için kritik önem taşır. Kullanıcıların beğenilerini, ilgi alanlarını ve isteklerini takip eden bu sistemler, reklamlar için son derece elverişli veriler oluşturur. Bir kullanıcı sosyal ağ üzerinde spor ayakkabı bakmaya başladığında, o sırada spor ayakkabı reklamı veren bir marka, algoritma sayesinde doğrudan kullanıcının önüne düşebilir.

Ancak bu sistemlerin toplumsal etkileri de göz ardı edilmemelidir. Algoritmaların teknolojik etkilerinin yanı sıra toplumsal bir güce sahip oldukları, toplumsal gruplar arasındaki eşitsizlikleri derinleştirebildikleri ve farklı otoriteler tarafından toplumun belli kesimlerini baskılamak için kullanılabildikleri belirtilmektedir.

Algoritma ne demek? Günlük yaşamdaki karşılıkları

Günlük yaşamda algoritma kavramı, yalnızca bilgisayar bilimleriyle sınırlı değildir. Hayatımızın hemen her alanında, farkında olmadan algoritmaları kullanırız. Bunlar:

  • Bir yemek tarifi (adım adım talimatlar)
  • Sabah işe hazırlanma rutini (uyanma, diş fırçalama, kahvaltı yapma)
  • Alışveriş listesi oluşturma süreci
  • Yol tarifleri ve navigasyon

Algoritmaların günlük hayattaki yararları şunlardır:

  1. Problemleri sistemli bir şekilde çözmeyi sağlar
  2. İşlemleri adım adım takip ederek hata yapma ihtimalini azaltır
  3. Zamanı ve kaynakları daha etkili kullanmaya yardımcı olur
  4. Hazırlanan bir algoritma, benzer problemleri çözmek için tekrar kullanılabilir

Algoritma öğrenmek, dijital dünyada bilinçli kullanıcılar olmak açısından giderek önem kazanıyor. Bugün iş yerlerindeki performans değerlendirmelerinden bankaların kredi verme kararlarına, güvenlik sistemlerinden sosyal medya platformlarındaki önerilere kadar hayatın her alanında algoritmaların etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, algoritmaların işleyişini anlamak, dijital vatandaşlık becerilerimizi geliştirmek için gereklidir.

Sonuç olarak, algoritmaları tanımak ve anlamak, yalnızca teknik bir beceri değil, aynı zamanda günümüz dijital toplumunda eleştirel düşünme ve bilinçli hareket etme yeteneğimizin temel bir parçasıdır.

Görünmeyen Etki: Algoritmalar ve Bilgi Manipülasyonu

Sosyal medya platformları, başlangıçta demokrasiyi güçlendirme vaadi taşırken, zamanla bilgi akışını manipüle eden bir mecra haline geldi. Bugün, algoritmaların görünmeyen eli, bilgi tüketimimizi şekillendiriyor ve düşünce biçimlerimizi yönlendiriyor.

Yanlış bilgi (misinformation) ve kasıtlı yanıltma (disinformation)

Dijital ortamlarda karşılaştığımız bilgi kirliliği iki ana kategoriye ayrılır. Yanlış bağlantı (misinformation), kasıtsız olarak yayılan doğru olmayan bilgileri kapsarken; kasıtlı yanıltma (disinformation) ise zarar verme amacıyla oluşturulan aldatıcı içerikleri ifade eder. Bunların kesişim noktasında ise bağlamı çarpıtılmış, manipülatif amaçlı içerikler yer alır.

Teknolojik gelişmeler ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, dijital platformlar bilgi paylaşımının hızını öngörülemez biçimde artırdı. Ancak, bu içeriklerin zihin süzgecinden geçme ve analiz edilme süresi de aynı oranda kısaldı. Özellikle internetin sağladığı anonim ortam, yalan ve manipülatif içeriklerin çoğalmasına neden oldu.

Bot hesaplar ve organize paylaşımlar, dezenformasyonu hızla artırırken, bu maksatlı uydurma içerikler, fikirlerin serbest dolaşımını engelliyor ve bireylerin özgür düşünce oluşumunu manipüle ediyor. Araştırmalar, bu tür bilişsel yanlılıklardan yararlanan çok sayıda bot hesabın varlığını ortaya koyuyor.

Algoritmaların yankı odaları oluşturması

Algoritmalar, kullanıcıların dijital ayak izlerini takip ederek, onlara benzer içerikler sunar. Bu durum, “yankı odaları” olarak adlandırılan kapalı düşünce alanlarının oluşmasına yol açar. Yankı odaları, kişilerin kendi ideolojilerine benzer görüşleri olan insanlarla iletişim kurduğu, farklı fikirlere yer verilmeyen ve mevcut inançların pekiştirildiği ortamlardır.

Sosyal medya üzerindeki arkadaş profili veya takip edilen kişiler, bu yankı odalarını oluşturur. Bununla birlikte, “filtre balonu” olarak adlandırılan kavram ise algoritmaların kişiselleştirme adı altında kullanıcıları benzer düşüncelere sahip kişilerle bir araya getirmesidir. Bu durum, kullanıcıların karşıt görüşlerden izole olmasına ve kendi doğrularının herkes için geçerli olduğunu zannetmesine yol açar.

Yankı odaları, grup kutuplaşmasına, sosyal izolasyona ve radikalleşmeye neden olabilir. Algoritmaların genellikle daha şok edici, duygusal ya da aşırı kutuplaştırıcı paylaşımları öne çıkarması, toplumsal diyalogları daraltır ve benzer görüşlerin etrafında toplanan kapalı grupların oluşmasına yol açar.

Post-truth çağında algoritmaların rolü

“Post-truth” (hakikat sonrası) çağı, nesnel gerçeklerin duygular ve kişisel inançlardan daha az etkili olduğu bir dönemi tanımlar. Sosyal medya, bu kavramın altını dolduran en önemli faktörlerden biridir. Kullanıcıların içerik üreticisi haline gelmesiyle bilginin kaynağı anonimleşmiş, doğruluğu teyit edilmemiş bilgiler kolayca yayılır hale gelmiştir.

Algoritmaların kişiselleştirme etkisi, platformları özellikle yanıltıcı bilgilendirme kampanyalarına açık hale getirir. Ayrıca, sosyal medya platformlarındaki tıklanma bazlı trendler, içeriğin kalitesinden ziyade popülerliğini öne çıkarır. Bu “popülerlik yanlılığı”, var olan doğrulama sapmasını besleyerek bilgi kalitesini olumsuz etkiler.

Yapay zeka algoritmaları, kendisini oluşturanlar tarafından kolaylıkla manipüle edilebilir. Özellikle kapalı kaynak kodlu algoritmalar, siyasi, finansal veya ideolojik amaçlar için kullanılabilir. Yapay zeka uzmanı Sercan Okur, “Her yapay zeka modelinin arkasında bir şirket var ve bu modeller kolaylıkla manipüle edilebilir” diyerek bu tehlikeye dikkat çekiyor.

Algoritmaların oluşturduğu bilgi manipülasyonu karşısında, doğrulama platformları gibi çözümler ortaya çıkmıştır. Bu platformlar, dezenformasyonu engelleyerek kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi amaçlar. Ancak, algoritmaların öğrenilmesi ve medya okuryazarlığının geliştirilmesi, bireysel düzeyde en etkili çözüm olarak görülmektedir.

Dijital Etik İlkeleri ve Algoritmik Sorumluluk

Dijital platformların hayatımıza entegrasyonu derinleştikçe, algoritmaların etik kullanımı ve sorumluluğu önemli bir tartışma konusu haline geliyor. Algoritma etkilerinin bireysel ve toplumsal düzeydeki yansımaları, yeni bir etik çerçeveyi zorunlu kılıyor.

Gizlilik ve veri güvenliği

Sosyal medya platformlarında gizlilik endişeleri giderek artıyor. Kullanıcıların bu platformlara sağladığı veri miktarı ve şirketlerin bu bilgileri kullanma tarzı, dijital gizlilik konusunu daha çok tartışılır hale getiriyor. Veri güvenliği, kişisel verilerin korunmasının ayrılmaz ve temel bir unsuru olarak kabul ediliyor.

Sosyal medya platformlarının topladığı veriler, siber suçlular için bireyler hakkında bilgi toplama fırsatı sunuyor; bu da kimlik hırsızlığına ve kredi kartı dolandırıcılığı gibi finansal suçlara yol açabiliyor. Ayrıca, coğrafi etiketleme ve gerçek zamanlı paylaşım özellikleri, kullanıcıların konumlarının izlenmesini mümkün kılarak fiziksel güvenliği tehlikeye atabiliyor.

Dijital gizlilik, kişisel bilgilerin izinsiz erişime, kullanıma veya ifşaya karşı korunması anlamına gelirken, veri güvenliği ise bu verilerin yetkisiz erişim, değişiklik, yok etme veya ifşa gibi tehditlere karşı korunmasını kapsıyor. Günümüzde bu iki kavram birbirinden ayrılmaz hale gelmiş durumda.

Doğruluk ve şeffaflık

Yapay zekâ ve algoritma temelli sistemlerin şeffaflığı, bu teknolojilerin nasıl çalıştığını, kararlarını nasıl verdiğini ve sonuçlarını nasıl ürettiğini açıkça gösterme kapasitesidir. Algoritmaların sağladığı kararların şeffaf olması, kullanıcıların bu kararları sorgulamasına ve gerektiğinde itiraz etmesine olanak tanır.

Algoritmalar genellikle “siyah kutu” gibidir. Yani bir kararı nasıl verdikleri, hangi kriterleri baz aldıkları çoğu zaman anlaşılmaz. Bu da şeffaflık eksikliğine, hesap verebilirlik sorunlarına ve yanlı kararların fark edilememesine yol açar.

YZ sistemlerinin neden olabileceği veya artırabileceği yanlılıkların önüne geçebilmek için, kullanılan şirketler ve kurumlar, veri setleri, geliştiren ekibin profili ve kullanılan algoritmalar hakkında şeffaf olmalıdır. Yapay zekâ etiği, teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımında ahlaki davranışa rehberlik etmek için yaygın olarak kabul edilen doğru ve yanlış standartlarını içeren bir dizi değer ve ilkeyi kapsar.

Erişilebilirlik ve algoritmik adalet

Algoritmik adalet, yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin kullanımında adalet ve tarafsızlık ilkelerinin korunması amacını taşır. Bu bağlamda, algoritmaların eğitim sürecinde kullanılan veri setlerinin çeşitliliğini ve adil temsilini sağlamak önemlidir.

Algoritmalar tarafsız değildir, çünkü veriler de tarafsız değildir. Yapay zekâ sistemleri, kararlarını insanlardan öğrenerek verir ve bu öğrenme süreci genellikle devasa veri kümelerine dayanır. Ancak bu veriler geçmişteki önyargıları barındırabilir, toplumsal eşitsizlikleri tekrar edebilir veya eksik ya da hatalı etiketlemeler içerebilir.

Algoritmik adaletsizlik, algoritmaların toplumsal önyargıları ve eşitsizlikleri yansıtarak adaletsiz sonuçlar üretmesi durumunu ifade eder. Bu durum, özellikle büyük veri setlerinin kullanıldığı algoritmalarda ortaya çıkabilir. Amazon’un işe alım algoritması, geçmiş işe alım verilerine dayanarak kadın adayları dezavantajlı duruma düşürdüğü için iptal edilmesi buna örnek gösterilebilir.

Fikri mülkiyet ve içerik sahipliği

Sosyal medya kullanıcıları, ürettikleri içeriklerin telif haklarına sahip olabilirler. Ancak, bu içeriklerin sosyal medya platformları üzerinde yayınlanması durumunda, genellikle tam anlamıyla mülkiyet haklarına sahip olamazlar. Platformlar, içeriklerin depolanması, sunulması ve kullanılması için belirli haklara sahip olabilirler.

Telif hakları; düşünce ve sanat eseri gibi fikri emek ile meydana getirilen her türden ürün ile bunların kullanılması ve çoğaltılması konularıyla ilgili hukuken sağlanan haklardır. Sosyal medyada paylaşılan içeriklerin büyük kısmı işleme eser niteliğindedir. Bir eseri işleme hakkı, eser sahibinin münhasır mali hakları arasında yer alır ve üçüncü kişilerin bir işleme eseri paylaşabilmeleri için eser sahibinden izin almış olmaları gerekir.

Türk hukukunda FSEK gereği ‘UYAR – KALDIR sistemi’ öngörülmektedir. Bu sistem, telif haklarını ihlal eden bir paylaşımın varlığı halinde, eser sahipleri veya temsilcilerinin, ilgili internet sitesine uyarıda bulunarak paylaşımın kaldırılmasını talep etmesi usulüdür.

Sosyal medya şirketleri genellikle kullanıcılara temel uyarıları yapmakta ve gerekli izinleri almaktadır. Bununla birlikte, birçok şirket kendiliğinden aksiyon alma eğiliminde değildir ve ancak şikâyet durumunda harekete geçmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, bir içerik için o anda uyarı gelmemiş olması veya platformun aksiyon almamış olması, o kullanımı hukuka uygun hale getirmez.

Algoritmaların Psikolojik ve Sosyolojik Etkileri

Sosyal medya algoritmaları, sadece içerik akışımızı düzenlemekle kalmıyor, aynı zamanda psikolojimizi ve sosyal davranışlarımızı da derinden etkiliyor. Bu görünmez sistemler, beğenilerimizi, kimlik algımızı ve hatta dünya görüşümüzü şekillendiren güçlü araçlara dönüşmüş durumda.

Sosyal onay arayışı ve beğeni kültürü

İnsanın doğasında var olan sosyal onay ihtiyacı, dijital platformlarda yeni bir boyut kazandı. Sosyal medyada beğeni almak için yapılan paylaşımlar, bu ihtiyacın en belirgin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle günde 5 saatten fazla sosyal medya kullanan kişilerin daha fazla beğenilme ihtiyacı duyduğuna dair bulgular var. Bu platformlarda beğeniler adeta bir tür “sosyal para birimi” haline geldi ve bireylerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlıyor. Bununla birlikte, sürekli başkalarıyla karşılaştırma, bireylerin öz değerlerini dış onaya bağımlı hale getiriyor.

Kimlik inşası ve özçekim davranışları

Geçmişte kimlikler toplumsal çevre içinde şekillenirken, bugün bu etki alanına sosyal medya da dahil oldu. Dijital platformlar, kullanıcılara kendilerini sunmanın yanı sıra, kimliklerine yön verme ve denetleme imkanı sunuyor. Bireyler bu ortamlarda kendilerine yeni benlikler inşa ederken, algoritmalar hangi kimlik özelliklerinin daha çok “ödüllendirileceğini” belirliyor. Dolayısıyla özçekim davranışları ve profil düzenlemeleri, algoritmaların beğeni toplayan içerikleri öne çıkarmasıyla şekilleniyor.

Algoritmaların gençler üzerindeki etkisi

Sosyal medya algoritmaları gençlerin psikolojisini birkaç önemli şekilde etkiliyor:

  • Dopamin ödül döngüsü kullanılarak platform bağımlılığı yaratılıyor
  • 2016’da yapılan bir araştırmaya göre, ortalama dikkat süresi 2000 yılında 12 saniyeyken, 2016’da 8 saniyeye düştü
  • TikTok, YouTube gibi platformların kişiselleştirilmiş içerik yayınları, çocukların dünya görüşlerini sınırlandırıyor

Dahası, algoritmaların sürekli aynı türde içeriklere maruz bırakması, gençlerin farklı perspektifleri görmesini engelleyerek bir tür “yankı odası” oluşturuyor.

Dijital panoptikon: Sürekli izlenme hissi

Sosyal medya, gözetleyen ve gözetlenen olarak iki bileşenden oluşan modern bir gözetleme sistemi yarattı. Bireyler, kendilerini teşhir ederken özgürlük adı altında kalabalıklar tarafından izlenmenin hazzını yaşıyor, ancak bu durum onları gösteri toplumunun bağımlısı haline getiriyor. “Dijital panoptikon” olarak adlandırılan bu kavram, bireylerin sürekli izlenme hissi içinde yaşamasına neden olurken, özgürlük ile denetim arasındaki çizgi belirsizleşiyor. Aslında algoritma öğrenmek, bu dijital gözetim altında nasıl var olacağımızı anlamak için kritik öneme sahip.

Çözüm Arayışları: Medya Okuryazarlığı ve Dijital Vatandaşlık

Dijital çağın getirdiği en büyük sorunlardan biri olan bilgi kirliliğine karşı en etkili silahlarımız, medya okuryazarlığı ve bilinçli kullanım becerileridir. Algoritmik sistemlerin oluşturduğu zorlukları aşmak için, kullanıcıların dijital dünyada daha aktif ve bilinçli bir rol üstlenmesi gerekiyor.

Algoritma öğrenmek neden önemli?

Günümüzde algoritmalar sadece teknik bir kavram değil, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Algoritma öğrenmek, karmaşık sorunların çözümünde hızlı ve etkili yöntemler sunarken kariyer gelişimi için de büyük avantajlar sağlıyor. Algoritmalar, problemleri adım adım analiz etmemize olanak tanıyarak düşünme yeteneğimizi geliştiriyor ve sadece teknik bilgi sunmakla kalmayıp düşünme şeklimizi de zenginleştiriyor.

Özellikle sosyal medya kullanımında, algoritmaların işleyişini anlamak, bizi manipülasyonlara karşı korur. Herhangi bir sorunla karşılaştığımızda “nasıl yapmalıyım?” diye düşündüğümüzde, zihnimiz otomatik olarak bir algoritma oluşturarak süreci çözmeye çalışır. Bu nedenle, algoritmaların sadece bilgisayar bilimleriyle sınırlı olmadığını, hayatın her alanında kullanıldığını bilmek önemlidir.

Medya okuryazarlığı eğitimi

Medya okuryazarlığı, bireylerin medya içeriklerini eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirebilmeleri ve bu içeriklerin ardındaki mesajları anlayabilmeleri için gerekli becerileri kazanmasını sağlayan bir süreçtir. Bu kavram, televizyon, radyo, internet ve sosyal medya gibi çeşitli medya kanallarında sunulan bilgilerin doğru bir şekilde analiz edilmesini, yorumlanmasını ve değerlendirilmesini içerir.

Özellikle genç nesiller için büyük önem taşıyan medya okuryazarlığı eğitimi, dijital çağda bilgi kirliliği riskine karşı bireylerin bilgileri sorgulamalarına ve güvenilir kaynakları ayırt edebilmelerine yardımcı olur. Ayrıca, bireylerin kendi medya içeriklerini yaratırken etik ve sorumlu bir yaklaşım benimsemelerini teşvik ederek daha sağlıklı ve güvenilir bir medya ortamının oluşmasına katkı sağlar.

Doğrulama platformlarının rolü

Post-truth çağında doğrulama platformlarının rolü oldukça önem taşımaktadır. Teyit.org gibi doğrulama platformları, dezenformasyonu engelleyerek kamuoyunu doğru yönlendirmek için hizmet vermektedir. Bu platformlar, sosyal medya aracılığı ile daha geniş kitlelere hitap edebilmekte ve kullanıcıların ilgi alanlarına göre oluşturulan algoritmalar sayesinde amaçlarına daha kolay ulaşabilmektedir.

Türkiye’de ilk haber doğrulama platformu olarak 2016’da kurulan Teyit.org, hem web sitesinde hem de tüm sosyal medya platformlarında aktif olarak yer almaktadır. Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında, sosyal medya platformlarında aşı ile ilgili yayılan yalan, yanlış ve uydurma haberlerin tespitinde bu platformların önemi daha da belirginleşmiştir.

Kullanıcıların bilinçli içerik tüketimi

Sosyal medya platformlarının birer enformasyon kaynağı olarak kullanılmaya başlaması, kullanıcı türevli içerik üretimine izin veren teknik altyapının rolü büyüktür. Bununla birlikte, bu durum sosyal medyada üretilen içeriğe yönelik güven sorunsalının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Kullanıcıların bilinçli içerik tüketiminde, eleştirel düşünme ve bilgiyi değerlendirme yeteneği ile güvenilir kaynaklar ve yanlış bilgiler arasında ayrım yapabilmeyi öğrenmesi hayati öneme sahiptir. Ayrıca, dijital dünyada güvenli bir şekilde gezinmeyi ve riskleri tanıyarak azaltmayı öğrenmek, günümüz dijital vatandaşlığının temel gerekliliklerindendir.